top of page

114 Yıl, 2 Gün.

Yemyeşil çimlerde duran beyaz elbiseli bir kadın. Pek çok hikayede yer edinecek fakat bir rüya olduğunu da asla inkar etmeyecekti. İlk bakışlarım sezgiseldi, onun saçları dalgalanıyordu fakat ben yüzümdeki rüzgarı hissetmiyordum. Etrafa bakıyordu fakat bir şeyler görmeye çalışmıyordu. Beni farkında bile olmaması belki de onu büyülü kılıyordu. Güneş epey büyük, saatler akıyordu. Sık zaman döner ekmek yiyeceğimiz bir esnaf vardı, onu gördüğüm yerin on beş metre gerisinde. Rüya ise beş yüz kilometre uzaktan geliyordu. Uyandığımda izinden gitmek istedim, pek çok kez döner yedim. Bazen tost yiyordum, kaşar üzerinde eriyordu. Isırdığımda o tost ekmeğini kaşar kopmak bilmiyordu. Çok etkiliyordu beni kaşarın azmi. Onu gördüğüm zaman bıyıklarım yoktu, küçük bir çocuktum belki, belki de o sabah tıraş olmuştum da hatırlamıyordum. Onu bir daha beyaz elbisesinde görmedim, öyle bir elbise de yoktu. Onu gördüğüm gün ikimiz de kuşlardan bihaberdik. Kimsenin de kendini bulduğu yoktu. Onu gördüğüm gün üzerinden çok zaman geçti, bazen rüyalar da unutulurdu. Bu mayıs onu gördüğüm günü unutmuş, uykusuzluk çekmiştim. Ama tüm bunlardan önemli bir husus vardı, onu gördüğüm gün Dali doğalı 114 yıl 2 gün olmuştu.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Çoktan makinalaştık

Ya da alternatif başlığıyla siktiğimin ofisi. Lisede Yalçınlarla bisiklet sürerdik ya bilirsiniz. Önden ya da sonrasında belki sosisli...

 
 
 
gripim dadaist olduğumdan az

bir şiir kırıldı kafamda sümüklü borcam, düz saçlarından akan iyileşemeyen grip kafalı saksı ahşaptan ya da peluştan. Geri nefes sümük...

 
 
 
sos

bu gece rüyamda gördüm seni soslu makarnanın sossuz yeri misali yalnızdın, dans ediyordun tabii beni saymıyorum bu gece rüyamda çok da...

 
 
 

Comentarios


© 2023, UMUT ŞEN 

bottom of page