İlk kez aşık olmuş bir çocuğun mutluluğuyla uyandığım bir mayıs sabahı semtin büyük parklarından birinde yürüyüşe çıkmıştım. O gün her şey parlak, her şey güzel, herkes mutlu geliyordu gözüme. Sabahları pek yürümem fakat ilk kez yaşadığım hisler sayesinde bir şekilde sabit duramıyordum, güneşle beraber uyumuş kendimi dışarı atmıştım. Hemen birilerine anlatmak istiyordum aşık olduğum kişiyi, duygularımı. Fakat asla cesaret edemiyorum. Ben de ertesi sabahı bu yüzden belki de boş parkta yürüyordum. Her şey güzeldi fakat hava hiç de mayıs gibi değildi. Bu havanın memnun etmediği kişi tek ben değildim o gün. Bankta oturup dinlenirken turuncu siyah tüylü bir kedi atladı kucağıma. Sevmeye başladım fakat titrrdiğini anladığımda gövdesini ovuşturmaya başladım. Hırkamı sırt çantamdan çıkarıp üzerine örttüm. Biraz ısınmasını bekledim. Kucağımda uyumak üzereydi. Yerinden memnun görünüyordu ki kıpırdamıyordu bile. Durduğum yerde duramayan ben kedinin ısınması için duruyordum bankta. Ama bu sefer de anlatma ihtiyacı duydum. Nerede aşık olduğumu nasıl aşık olduğumu ve onu. Her şeyi anlattım turuncu tüylü kediye. Anlatmak hislerimi daha da yoğunlaştırılmıştı. Kırk dakika kadar kucağımda uyuduktan sonra indi kucağımdan ve gitti. Ben de eve döndüm. Kedi hakkında istemsizce düşüncelere kapılmıştım, ısındı gitti. Çok zaman geçti aradan.
Mayısın sabah serinliği bitmiş ağustosun akşam vuran sıcak rüzgarı gelmişti.
İlk kez aşktan nefret eden bir çocuğun hisleriyle batmıştı güneş. O gün her şey karanlık, herkes hissizdi. Ağlayacaktım birazdan hissedebiliyordum. Zor duruyordum ağlamamak için. Ağladığım belli olmasın diye semtin büyük parklarından birine, o parka gittim. Işık vurmayan bir yerde çimenlerde oturdum, ağladım. Kimseyle konuşmak istemiyordum hislerimi. Belki de o akşam bu yüzden karanlıkta yalnız duruyordum. Karanlığı sevmem fakat hislerim yüzünden gücüm yoktu ışığa çıkmaya. Sırtımda bir kıpırtı hissettim. Sonra kucağıma atladı. Bir kediydi. O kucağımdayken ağladım uzun süre. Bırakmadı beni. Saat iyice geç olunca ve ağlamam geçince onu kucağımdan indirip parktan ayrılmak istedim. Parkın ışıkları altından üzgün bir şekilde yürüdüm. Parktan ayrılmadan önce takip edildiğimi düşünüp arkama bakma gereği duydum. İşte o an anladım ısınıp gitmediğini. Ağlarken yanımdan bir dakika ayrılmayan, karanlıkta sevdiğim tüylerin onun siyah turuncu tüyleri olduğunu aylar sonra o an anladım. Parkın sonuna kadar peşimden geldi. Ben gözden kayboluncaya dek arkamdan baktı.
Comments