Kelle paça içip öpüştüler. Garipliği romantikti belki, belki de hiç romantik değildi. Esas oğlan bir seyahatteydi,
bildiğimiz seyahatlerden. Onu yüksek bir yerde görmüştü. Sarı saçları ya da mavi gözleri değil, ekşi yüz ifadesi dikkatini çekmişti, hatta anlamsızca büyülemişti. Bir kahve ile çaldı kalbin kapılarını. Kapısı çalınan esas kız, onun kanatları vardı sanki, bir kuş ezgisiydi. Simurg'u arayan. O da yoldaydı fakat daha farklısından, soyut bir yolculuk. Cevaplar arıyordu, ve aramayı seviyordu. Pelikandı, belki tavus kuşu. Hüthüt olmadığı belliydi. Bizim oğlan onun yolunda vadilerden biriydi, geçip gitmesi gereken. Mühim miydi Simurg o kadar. Belki de onu bulduğundan duracaktı. Vadide pes eden kuşların, kendini bulmadığı ne belliydi? O gün kelle paça içip öpüştüler. Pek çok metafor vardı ama, çorba tüm çıplaklığıyla gerçekti. Biraz da acı.
Comments