Pek çok karanlığın ışığa hapsedildiği portakallı çinli adam şapkası akşamında sallanan ruh ve çok iyi dizilmiş ahşapları çeken bir dev uğruna yaşanan mutsuzlukumsuda ceylan edasıyla bir rüya yahut bir anının verdiği huzursuzluğun aslında huzur olduğunu fark ettiğimde arkadaki amca da bülbüllerden bahsedip bir şarkı bahşediyordu ki bahsi geçen ceylan yahut ironik bir biçimde rüya unsuru bir peri şarkıyla tam bütünleşmemiş olmasına rağmen nüksettiği zihnimin kuytu bir yerinde bütün ışıkları üzerine çekmiş diğer bütün düşünceleri ve rüyaları gölgede bırakma eğiliminde olduğunu bangır bangır hissettirmişti. İşte o akşam yani bu akşam bir şeyleri anlamlandıramamam pek de iyi anlamama sebep oldu fakat tüm bu olanların bir bakış şarkısı olma ihtimalinden kaçınarak çok da üstelemediğimden çünkü hayvanlar aleminde pek güzel hayvan olduğu ironik olmayan bir şekilde kanıtlanmıştır ki hâlâ buralarda birkaç satırıma göz gezdirmeye tenezzül etmeyen bir bakışın bende yerinin bu denli yoğun oluşunun sebebinin o olmadığının apaçık ortada olduğunu fark etmemle beraber biraz daha rahatlamış ve ondan uzaklaşmaya dâhi ihtiyaç duymadan sakince birkaç satır okuyabilecek kendi Gala’mı bulma yolunda elde var sıfır fakat düşüncede çok hayalperest adımlar atmıştım. Tüm bu iç dökmesel yapıyı sunarken acaba bir rüya mıydı ve bazı hisler nasıl bu kadar içeri yapışıp kalmıştı tıpkı saçıma ya da saçına yapışan bir sakız gibi fikri aklımı kurcalamayı bırakmıyordu ki ben de akışına bırakıp bu rahatsızlığı huzura tekrar çevirmeye başlamıştım. Karmelatalı ahbabım bir çok da arkadaşıyla dillerimizde hatırlanan o dostla bir zamanlar oynamak isteyip oynayanadığımız oyunun ismini ufak bir kelime oyunuyla değiştirince benim hatunla olan çıkmazı ki benim hatun demek ne de aptalca kalıyor fakat da da da da sıkıldım metaforlardan derken işte o cümle ki çok iyi okların işaretinde, Sen Gala Değilsin!
top of page
Son Yazılar
Hepsini GörÇok çok eskilerden, sizlerin bilmediği bir diyarda çocuklar, bir köy varmış. Bildiğimiz köylerden değilmiş o köy, masal o ya, herkes...
Güldüğü günün gecesi 9'da uyurken ya da Viyena'da 35'inde ölürken saçlarıma akların daha düşmediği anlarda, Lacrimosa dank eder kafama....
bottom of page
Comments