Doğan Yılmazer olmakla suçlanıyorum. Bu, Ahmet'in intihar mektubundaki son cümleydi. Ahmet intihar etmeyecekti, edemezdi. Sadece bir mektup bırakmak istedi, mağduriyetini belirmek, kendini göstermek, bir şiir daha yazmak. Diğerlerine göre pek farklı sayılmaz, sıradan bir hayatı vardı. Komşularından daha sessiz, esnafa güler yüzlüydü. Hayatını küçük bir odada oynayan üç oyuncu arkadaşına yazdıyğı tiyatro skeçleriyle kazanıyordu, tabii pek çoğunuz buna kazanmak dahi demezdiniz. Tüm bu suçlamalar, Veli Baba skeci ile başlamıştı. Oldukça siyasi ve pek hatrı sayılır cinsel içerikler içeren bir skeçti bu. Metnin kahramanı Doğan, cinselliğe düşkün bir edebiyatçıydı. O gece pek seçkin siyasi isimler de skeci izlemiş, bolca yuhalanmıştı. İlk kez bir metni bu kadar yuhalanan Ahmet, sahneye dökülen oyunu kenar koltuktan izlerken dolan gözlerini kimse görmediği için kendine teselli buluyordu. Yazdıkları onun tek tatmin kaynağıydı ve o an her şey tersine dönmüştü. Koca göbekli olmasına karşın gömleğini pantolonun içine sıkıştırmakta ısrarcı olmuş bir adam, yanında kendisinin eşi ya da sevgilisi olduğuna ihtimal dahi verilmeyecek kadar güzel fakat onun gibi seçkin görünümlü burnu havada bir beyfendiyi bu denli basit bir tiyatroya getirecek kadar değer verdiği bir hanımla oyundan çıkarken, kim yazmış bunu, kimin aklına gelmiş bu böyle diye söylenmekteydi. O sırada Ahmet atladı ve ben dedi, sonrasında göbekli beyefendinin diyecekleri ise Ahmet'e büyük etki edecekti. Yoksa Doğan Yılmazer sen misin. Derin de bir kahkaha geldi bu söylemin ardından. Ahmet zaten dolmuş gözlerini tutamadı, kulise çekildi ve ağladı. Yazdığı karakterlere benzetilme kaygısı o gün başlamıştı işte. Günlerce yazamadı, o yazamadıkça kendini tiyatrocu diye tanımlayan üç arkadaşı da ona göz kulak oldu, bir süre eski skeçleri oynadı. Ahmet, Doğan'ın yükünü sırtlanmıştı, ya da o böyle hissediyordu. Yalnızlaştıkça yalnızlaştı, bir süre sonra skeç yazmayı da tamamen bıraktı. Şimdilerde akşam pazarlarında çanta satıp geçimini sağlarken güzel kız arkadaşına şiirler yazarak edebiyat ihtiyacını da dindiriyor. Doğan suçlamaları ise intihar mektubu adlı şiirinde hayatının dönüm noktalarından birine hayat veriyor.
top of page
Son Yazılar
Hepsini GörBöcekler kaşıntı ve şarabın kıyısında arabalı Gala’nın Salvador delisi yine düttürü. Bir yeni portakal mandolin turuncu yok havada ki...
Etrafta insanlar, bağırıyor. Bazılarının sesi çoktan kısılmış, bazıları meşaleli. Gök kızarmış, bulutlara küsmüş gibi. Maç günüydü o gün,...
O gün cezalıydım. Cıvıl cıvıl havada üçüncü kattan, parkta oynayanları seyrediyordum. Toz toprak dizler, çamurlu eski top. Evet, o topu...
bottom of page
コメント